4 Kasım 2012 Pazar

lately

En son bir video koyup ortalardan kaybolduktan tam 2 ay sonra fazla oyalanmayıp başlık başlık geçelim diyorum. Sebastian, oynat yavrum;

*-* yine ve yeniden taşındım!(1,5 senede 3.ev) Üstelik taşınalı daha 4 ay olan evimden.hayır delilerle herhangi bir münasebetim olmadı. sadece Fenerbahçe'deki evimiz gibi bu ev de anlaşma yapılarak yıkıma verildi ve bu işlemin bu kadar erken olacağını söylemeyi unutan (!) emlakçı sayesinde,tatilden döner dönmez 10 gün içinde boşaltılması gereken evle ve en nefret ettiğim şeye dönüşen paketleme işlemiyle başbaşa kaldım. Geçen sefer evden eve nakliyat tutmuş ancak ağzının payını çogzel almış olarak bu sefer kendim giriştim eşyalara ve akşam paket yap her sabah işe git derken gerçekten yorgunluktan hortlağa döndüm.öyle ki koliler,patlangaçlar içinde "ne oluyor,burası neresi kuzum" diye sayıkladığım anlar bile oldu. tabi tarih itibariyle bütün güzel evlerin yeni evli ve tayinle gelenler tarafından kapatılmış olması sebebiyle, bırak güzel düzgün evleri, gezecek ev bile  bulamayışlarımız o dönemde ciddi olarak çökertti beni.hatta o kadar sıyırdım ki şu an oturduğumuz evi bulunca biz para çekmeye giderken gelir de evi tutarlar diye sevgilime "ben evde kalıyorum sen koş para çek gel" demişliğim bile var ahaha.

*-* daha önce dellenip 2 kere "gidiyom ben!" diyip çekip gittiğim iş yerine tatil sonrası yeniden başladım. tabi ki de pozisyon ve maayış değişikliği ile. Eskiden ciddi anlamda çılgın bir iş tempom vardı yurtdışı yazışmalarını yürüttüğüm için ancak bundan sonrası için daha umutluyum. yerime alınan kızceğiz de işi kotarır götürse o müşteri senin bu müşteri benim haftanın 3 günü arazi olurum. Bu arada bu satış ekibinin "müşteriye gitmek" jargonuna hala ergen ergen bıyık altından gülüyorum. Itıraf edin süslenip püslenmiş halde ofisten çıkarken "hadi ben müşteriye gittim" muhabbeti her daim geyik çevrilebilecek bir durum. 

*-* müşteri diyince aklıma geldi, henüz çömez olduğumdan bir süredir deneyimli arkadaşların yanında yancı olarak takıldığım için değişik müşteri profillerini gözlemleme şansım oldu ve çok net diyorum ki bu ithalat işleri çok garip işler. adama bakıyorsun misal 3 m2 kare yerde Çin'den getirttiği kumanda paketlerinin içinde oturuyor, baksan "ayy yazık" dersin ama adam cebinde senin 5 senelik maaşını taşıyor dolar olarak hem de. bir diğerinin 26 yaşındaki oğlu çıt çıt dediğimiz bok püsür ithalatı sayesinde kendine at almış biniyormuş dıkıdı dıkıdı. yani küçük esnaf dediğin almış yürümüş babuş. tabi ben epey seçici, karizmatik ve mesafeli bir tip olduğum için bakalım benim müşteri profilim nasıl olacak? (bak yine o pis pis sırıtış tövbe yarebbim)

*-* aslında o kadar çok paylaşılacak şarkıdır, filmdir vs var ki ama eski pozisyonuma uygun birini bulununcaya dek (bulma süreci de ne sancılıydı yahu sanırsın astronot arıyoruz) akşam 10'da yorgunluktan uyuyakaldığım çok deli bir tempoyla savaştığım için girip 2 satır bişey paylaşamadım burada. tabi bu arada ilk ve muhtemelen son olacak çantamda ne var videosunun izlenme rakamlarını gerçekten ağzım açık seyrettim.adam gibi blogger bu kapının ekmeğini çok güzel yer,hoop popüler olur gider vallahi. ama benim gibi süper üşengeç tip için video çek, editle, bloga ekle, yok efendim tanınan biri haline gel falan oy.. yazarken yoruldum.iyi böyle ya, bişeyler darlamaya başlayınca fıyy diye tüyüyorum ben malum, gerek yok öyle şeylere ahah.

yine gurbetteki sevgiliye 9 ayın özetini geçer gibi gül kokulu mektup formatına dönüşüyor post, en güzeli hemen burada kesip, bu aralar beğenerek dinlediğim (entel apaçi işi diyorum ben) dubstepli bi video paylaşayım ve gidip uyuyayım. 


                                 kızı epey kıskandığımı itiraf etmem lazım

bu dubstep olayı ile ilk tanışmam ise feci reklama girecek ama aha da şudur;

                                                   arabaya söyleyecek tek lafım; bene gel, benim ol! oiiy! 

kisses!

0 isyancı:

Yorum Gönder

isyanım VII.Henry'e!!