22 Temmuz 2009 Çarşamba

on-air!

marlene insanı kendi haline bırakıldığı zaman, ilişilmez ise yıllarca tek hücreliler kıvamında yaşayabilen bir türmüş megersem!
son yazımın üzerinden yıllar geçmiş gibi hissetmekle beraber, son yazımdan sonra gelen bir kaç maili de içine katan , cevap hakkımı kullandıgım bir yazıya başlamışım güya 1 ay 10 gün önce. öylece yarım yamalak kalmış. hayır, daha geçen gün baktımdı şunu devam ettireyim de postlayayım diye ama yazı kendi kendini uçurmuş. neymiş, demekki marlene insanının blog yazıları bile kendi başına türlü ekşınlara girebilen ne idüğü belirsiz şeylermiş? bulmam zor ama bulursam kulagını çekeceğim itin, diğerlerine de örnek olsun. tabiy canım aa!

hah ne diyordum? evet son yazımda detaylara takılmayın anacım, selam sabah edebilirsiniz diyerek halk içine sızmaya calışıyordum. yılın failed! hareketi ehahah. o yazı üzerine mailboxa düşen 3 blogır sahibi arkadasın yorumlarının özeti : " bacım sen gayet kişisel yazmakla beraber az asabiyete sahip birisin, yorum yapmak isteyen bünyeye birden ayarı veri veri verirsin diye sessiz kalarak okumayı tercih ediyoruz " oluyor. alakasız olarak gelen bir mailde ise " severek okuyorum seni ama kız arkadasım seni takip etmeme izin vermiyor (??!)" şeklinde bir sızlanma mevcuttu. ahaha pardon ama kız arkadasına bugün osman'a yol için verdiğim sakinleştirici ilaçtan önermek isiyorum. 5 damlacık? al sana yumuşacık bir kuzu, sen rahat ben selamet? (kendimi tebrik ediyorum, cidden kibarım bu aralar )

ve böylece tamam! dedim. leydi mar sarayda kalıp şaraplı, ziyafetli, balolu hayatına devam etmeli ahaha. daha da adımımı atarsam pis köylüler arasına! ( pasta yiyin kısmını da yaşatıcam az bekleyin ehuh)

23 rockks!
Bu ironiden nefret etmeme ragmen içindeyim. 18'e kadar 2şet 2şer çıkılan yaş basamaklarından 22'den sonra hızla uzaklaşılıyor ya.. ben de 20'ye kadar inatla savundugum yaş problemini, 7
temmuz akşamı, pastamdaki mumları hüflerken bıraktım! düz mantıkla 24 olan yaşım yüzünden
tabiy. yuh ama doğar doğmaz 1 yaşına mı giriyoruz? hayır hayır. 2010 yılında da 25 olaydım bari! 23 iyidir ya. kalayım bir süre daha. sonrasını düşünürüm duruma göre. hem 25 desem kimse inanmaz lan! bu cüsseye heybete ragmen max 22 gösteriyorsun diyorlar 7 köşe oluyorum zevkimden ehihih. ( bu harika homemade pasta için Mitsi'ye ne kadar teşekkür etsem az! hummm yummy!)

edward bene ısır! bene!
İtiraf etmeliyim ki berbat bir sinema izleyicisiyim. hatta sinema ile yıldızım hiç bir zaman barışmadı. boş kaldığı anlarda "şu filmi de izleyeyim! " aşkıyla yanıp tutuşan insanlara bakıp kaşlarımı havaya kaldırıyorum. çünkü ben sıkıntılı keyif insanıyım. nasıl yani? şöyle ki , sinemaya gittiğimde film ne kadar şahane olursa olsun zerre tad alamıyorum. bir yerden sonra koltukta kaykılasım, kaykıla kaykıla en sonunda bayır gülü gibi uzanarak uyku pozisyonuna giresim geliyor. veyahut tv izlerken yaptıgım gibi ayaklarımı popomun altına alıp da oturasım. kazık gibi oturdugum yere cakılmak filmden alıyor beni. "az dolanaydım" diye sıkılma triplerine giriyorum tabiy. bu sıkılma durumu evde pineklerden ah bari bişiy izlesem diye atağa geçince de oluyor bana. tek yapmam gereken , sevgilimin benim listelerim üzerine indirdiği plus kendi arşivi olan tonlarca filmden birini seçmek ve koltuga yayılmak! fekat daha filme giremeden 85 kere kalkıyorum ekran basından. film piç oluyor. filmi başlatıp evin içinde dolandıgım da mevcut. salondaki koltugum benden daha iyi bir izleyici.
hah diyeceğim o ki, en sonunda geçen gece sıkıntıdan twilight'i izleyebildim. film boyunca çeşitli söz öbekleri eşliğinde akıttığım salyaları peçeteyle kibarca sildiği için de sevgilime bir kere daha teşekkür ediyor ve hepinizin önünde, 2.sini izlerken cevreye rahatsız vermemek için agzımı yüzümü havlu ile sarmaya söz veriyorum.

alakasız olsa da
tamam film izlemek de güzel ama bi prototype ataydık? noluusun??


kisses!
marl the leydimsi.