23 Aralık 2009 Çarşamba

belek belek bakmak ekrana


                                                    aha da modum budur
helö.

*-* size bu satırları sıcak su torbası üzerine kuluçkaya yatmış halde yazıyorum, bir yanda yeşil çayım diğer yanda limonlu,karanfilli suyum.tabiy yaz kış ayağınla çorapla uyumasına rağmen,yaz kış bir türlü atlet giymeyen marlene insanının böbreklerini üşütüp osman kedisi gibi dakka başı tuvalete koşması pek hoş birşey değil ama idare edeceğiz.


*-* geçen hafta yine kan verdim. bu sefer diğer yazımda bahsettiğim bıyıkkadına gitmedim. 2 kolumdan da aldırmama rağmen morarmadı kollarım. öyle tatlı bir hemşire vardı ki yanaklarını mıncırasım geldi. zaten kanı alırken de narkoz yemişim gibi aptal bir ifadeyle "ayy hiç acımadıı" diyiverdim. sıradakiler fln gülüştüler bi. olsun,işini iyi yapan insanı takdir ederim arkadaşım ben. 7 ayda bir denk gelir böylesi.


*-* Cinemania adlı bir program var ya hani, işte geçen sonunda açmışım (sanki normalde süper fanıymışım gibi), orda çalan jingle beni benden aldı. hemen iskeleden kalabalıgı etkilemek isteyen insanın en artiz haliyle balıklama atlaması gibi daldım nete. 3-5 forum gezerim bulurum diyordum,bulamadım. bi de öyle bişey vardır bende, istediğim şeyi bulamamak,elde edememek gerer beni. ajda yüzü gelir oturur anime suratıma. sevdiceğim de ders mers çalışıyordu sanırım ilişemedim. baktım olacak gibi değil sarı pisik sunucu bağyana mail attım. ekranda olmasına rağmen kuzey rüzgarı işliyor içime kadına bakarken,allah yanındakilere sabır versin.neyse anlattım derdimi. bekle allah bekle. 2 hafta oldu, toplamda en fazla 3 kelime yazacak haspam yazamadı gitti. burdan kendisine seslenmek, hazırladığım lafları dizelemek isterdim ama bloğun bellli bir kalitesi var. kıskanç tipli kadın, kimse bulamadığına göre saklıyor şarkının adını gizli bir kasada. ay bi de bunun sevgilisi var ( geçen perşembedeki uykusuzda adamla ilgili bir şey çizmişler 5 dakika güldüm ahaaha) ...hii..en korkunç kadın tipi :S hem kıskanç hem soğuk. evlerden ırak. 


*-* yukarıda bahsettiğim şarkıyı bulabilseydim telefon melodisi yapacaktım hemen her begendiği şarkıyı melodi yapan kıro gibi. (tudor olduğum kadar kıroyum da ). aylaar öncesinden kalma behlül melodim ruhuma agır gelmeye başladı artık. tamam mangoda çalan her 10 telefondan 8'nin bu melodi olması da etkili ama geçen minibüste behlül melodili teline " alüüü" diye cevap veren amcadan sonra artık kalamam ben buralarda.yok yok, lady gaga yaparım yine de kalmam.


*-* yeni yıl dedik bağrımıza bastık, kırmızı süsler-donlar alındı, çam ağacı 5 kere süslendi, hediyeler paketlendi, banyo aynası üzerine moduma göre güncellenen kırmızı rujlu yazılardan yazıldı her şey rutininde gidiyor ama bende hala tık yok. ben hala o neşeyi hissedemiyorum. kıpraşmıyor içimde kelebekler. bunun yaşla büyümeyle alakası varsa ben hep kalırım 23te. olmaz öyle şey lan?! şu hayatta en büyük zevkim özel günler haftalar ve pazar günleri. yazıklar olsun bu da elimizden gidecekse. 


*-* bişey yaptım ama süprüz olduğu için paylaşamıyorum henüz. az daha dayanayım hemen dökülürüm twitter'a :D ahha. 


*-* hala yılbaşı gecesi planımız yok. kıyafetim de yok. allahım son günde yine yusuf yusuf paniklicem ordan oraya koşturucam biliyorum ben.geçen sene elektrik gitmişti b*k gibi kalmıştım. makyajımı telefonun flaşını patlata patlata yapmıştım. sonradan bakınca rimel süren kadın görüntüsü yetmezmiş gibi bir de kare kare olunca hareketler daha fazla bakamayıp hepsini tek darbede silmiştim. dilerim bu sene böyle denyoca bir şey olmaz.


*-* izmir il sınırı içinde olanlar yılbaşı programlarından küçük bir kuple paylaşırsa çok sevaba girecekler söylemek istedim.


*-* içinde New York olan şarkılara çok pis sarar oldum. her gece çekim yasasına uygun olarak çalışıyorum,bu gazla max 1 sene sonra New York'tan bildiririm gibi geliyor. İtalya bebeem, sen yakınsın seni kendime çekmem 1 aya bakar. büyük düşün büyük oyna. alınmak yok. 


yeni yıl öncesi postuyla görüşmek üzere! 
kisses!

10 Aralık 2009 Perşembe

patttiz



*-*  tek yaşamak çok farklı bir frekans ya. o kafayı yakalamak 2 senemi aldı. kah yorgunluktan ölsem dahi alışamadığım için gözlerimi tavana nöbetçi bıraktım bütün gece, kah evde daral geldi gecenin köründe bastım gittim bir yerlere. sonra bir gün , ki bu bir gün yakınlara denk geliyor, bir baktım yanımdaki insan konuşurken pat diye kalkıp odama gelmişim ya da dergi, gazete, tv'ye kaptırmışım kendimi. ayıp bir durum tabi? tek yaşamak sapına kadar bencil olmak demek. ben ki zaten tek çocuğum, evde kedi-köpekten başka paylaşma duygusunu yaşadığım varlık olmadı kaç yıl, bir de üstüne tek yaşamak beni ultra mega bencil yaptı. tabiy böyle kaka özellikleri burdan gözlere sokmak ne keddar doğru bilemiyorum ama kendimi beğendirmek için takla atacağım yaşı geçtik sevgili takipçiler. bu tek yaşama konusunda bir gün kafamı toparlarsam yazacağım epey şey var, maksat gençleri aydınlatmak.ben yaptım siz iyice düşünün de yapın, bu kafanın bir tık ötesi okan bayülgen kafası.ben diyeyim.


*-* *-* sanıyorum 5 gün oldu çikolata damağıma değmedi. ot gibi krakerlerden, maruldan fenalık geldi. ondan bu keyifsizlik sanırım. haftasonu kendime ödül verip minnacık nutella alıcam. kriz anlarımda önce koklarım beynim beslensin, sonra bir kaşık yerim kandırma amaçlı. ulan yaktın beni ateşlerde yanasıca tiroid iti. senin yüzünden ne hale geldim. allah cezanı verecek!!


*-* geçen osman kedisini veterinere götürdük. koy önüne 5 tane rapunzeli tek darbede saçlarını victoria beckham modeli yapsın o derece keskindi tırnakları yani.  o değil de, ellerim beyaz bir de üstüne çizik çizik olunca otobüste felan yaşlı teyzeler " cık cık jiletçi olmuş yazık " diye kendi aralarında fısıldaşıp üzülüyorlar halime. anlatamıyorsun ki teyzecim evde vaşakla birleşmiş aslan kırması besliyoruz zevk için, güreşirken oluyor bunlar. saklıyorum ellerimi hırkanın, paltonun kollarına mecbur. veteriner günleri pek şenlikli oluyor zaten. içerdeki havadan mıdır nedir içeri girer girmez gözler pötürdüyor, tırnaklar kılıç gibi parlıyor kafesin içinde. fekat bu sefer sepetinden çıkarıp masaya koymamızla başladı viyaklamaya. yardımcı bir yerden ben bir yerden boğuşuyoruz tutmak için ama heyvana işlemedi bile. o nasıl bir çığlıktır öfkedir abaw! sokaktan geçenler içerde kedi kesip ayin yapıyoruz sandı vallahi. baktık delirdi öfkeden az sonra 3müzün saçını başını yolacak tırsıp bıraktık 3 tırnak kesip. sonuç? mevcut çiziklerin üzerine eklenen 4 yeni çizik daha. evin içinde eldivenle dolanmazsam yakında insan içine çıkamayacağım.


*-* dün Bostanlı pazarına gittim. bir Mango indirim günleri bir de pazarda yaşanan o şenlik beni benden alıyor. ahah bir nevi terapi. normalde yapım gereği pazarda,mağazada eğer bir dişiyle aynı şeye uzanmışsam ve ikimiz de bir ucundan çekiştirmek suretiyle saç baş yolmaya gidecek bir kavgaya dogru yol alıyorsak, ben Tudor geleneğine uygun olarak bırakırım. karşıdaki de zafer kazanmış gibi sevinir ama bir dakika sonra bırakır az önce uğrunda kavgayı göze aldığı şeyi geri. neden? çünkü çok pis nazarcı gözü var bende ahaha. elimden zorla bişey alınıyorsa hayrını göremez alan kişi. normalde bu özelliği pek aktif etmiyorum. ama uzun, gür saçlı kızlar bu durumun her daim haricinde. hele bir de kıvırcıksa? ben olsam toplarım o saçları sapkamın içine bak benden söylemesi.


*-*ahaah dün pislik günümde olmalıyım ki elimi uzattıgım şeyde bir işgalci hissetmeme ragmen inatla bırakmadım ve yıllarca pazarda elini attıgı her şeyi karşısındakinden çekip alan kıza hayatının dumurunu yaşattım. kız repeat tuşu basılı kalmış gibi 5 kere " aa şuna bak ya yüzüme bile bakmadı yüzüme bile bakmadı " dedi. çok eğlenceliymiş lan. bundan sonra bunu da yapabilirim. 


*-* bir Çarşamba gecesi klasiği olarak dün uzun zaman sonra ooze'daydım. sigara yasağı iyi oldu oram buram yanmayacak, saçım sigara kokmayacak derken içerisi bu sefer ter kokusundan geçilmez olmuş :S yeminle ben sigara kokusuna razıyım yani! bence kapıda çanta kontrolü yapılırken koltukaltı kontrolü de yapılsın ,stick sürmeyenler alınmasın arkadaşım! hayır yani kokoş kokoş parfümleri kullanmayı, badana gibi makyaj yapmayı, saçları jöleleyip janti gömlek giymeyi biliyorsunuz ama dibinize köşenize de önlem alın yahu! ( sebastian not al evladım : bu konuyla alakalı dışı seni içi beni yakar kadın tipi hakkında bir bilog yazısı ) 


benim için patates kızartıp yogurt soslu yer misiniz? bir tabağı için cinayet işleyecek kadar gözüm dönmüş halde! :(


kisses.


marlene , just. 

7 Aralık 2009 Pazartesi

Canon should see him!






Canon bu yazım sana allahsız! 

Furkan Akbayrak fotoğraf çekme tutkusu ile beslenen bir arkadaş ve bu tutkuyu beslemek için can suyu olan Canon bir yavruya sahip olmak için zeki ve çok eğlenceli bir proje yaratmış. Kendisine bloglar arası gezinirken denk geldim. Bakınız ne diyor kendisi : 

 " Kendimi bildim bileli fotoğraf çekmek istiyorum. Aklımda bir sürü kompozisyonla dolaşıyorum. Gördüğüm bütün güzel şeyleri hayalimde bir fotoğraf karesine sığdırıyorum. Yeni tanıştığım her yüz bana yeni bir fotoğrafı çağrıştırıyor. Gördüklerimi sizlere de gösterebilmem için, benim dünyamı sizinle paylaşabilmek içi tek bir şey eksik, bir Canon fotoğraf makinası.
Yıllardır bir Canon’um olsun istiyorum. Ama bir türlü o kadar parayı bir araya getiremedim. Sonra düşündüm de bazen parayı değil sizinle aynı şeyi isteyen insanları bir araya getirmeniz bir hayali gerçekleştirmek için daha etkili olabilir.
Ben de hayalimi paylaşan 2010 kişinin peşine düştüm. 2010 yüz, 2010 fotoğraf karesi… Hepsi yıllardır hayalini kurduğum Canon’a sahip olmak için.
Biliyorum Canon sonunda beni görecek ve ve ben sonunda dünyayı bir Canon’un vizöründen görebilicem " 

nasıl? çok eğlenceli değil mi? bugün baktığımda son 139 fotoğraf kalmıştı. umarım amacına ulaşır ve bize gördüklerini gösterebilir :)
kendisine facebooktaki grubundan ve blogundan ulaşabilir, destek verebilirsiniz. (canonseeme.blogspot.com) 


 ben de buna benzer bir projeyi bir çift cici Christian Louboutin için yapmayı düşünüyorum hazır olun :D 



kisses!!


p.s :evet tembel kadın Marl,saç makyaj vs uğraşamadı ve blogtan çaldığı yazıyı fotoğrafı üzerine yapıştırıverdi, maksat 138 kalsın yahu.

5 Aralık 2009 Cumartesi

salute!




hola,


*-* bayram tembelliğini atamadım hala. hastalığını attım şükür. annem kalori bombası haline getirdi beni 3 günde. ben de fırsatı kaçırmayıp, yuvada ağzını açmış solucan bekleyen çirkin-kel yavru kuş gibi yedim de yedim. gitti emekler, gitti eliptik tepesinde can vermeler. küsüm azcık kendime. o yüzden yılbaşına kadar " ölmem heralde lan, dur bi bakalım " diyetine girdim. ölmem de, açlıktan düşüp bir yerde kafayı gözü yardırmasam. hayır, geçmişte böyle bir deneyimim mevcut yani. yine böyle dellenip kilo vericüm ben diye kendimi spora vurduğum bir dönemde, sabah süt içip spora gittiğimin azim dolu 30.dkkasında nasıl olduğunu hatırlamadığım bir şekilde yerde buldum kendimi. hani çizgi filmlerde yıldızlar uçuşur ya başın üstünde, yemin ediyorum var öyle bir şey! ben gözlerimi açmaya çalışırken tepemdeki insanları göremeden, atlı karınca görmüştüm ahahh. dönüyorlardı resmen. 


*-* tabiy şimdi böyle anlatınca komik geliyor ama alnımı, dudağımı yarıp dikişler yiyen benim. o dikiş ne fena bişey? hele ki çatır çutur diken doktor öküzün önde gideni ise? öküz diyorsam cidden sebebi var. ben olayın şokuyla apar topar hastaneye taşınmışım, anne panik oldugu için çaktırılmadan babaya haber verilmiş, spor salonu önünde kalan araba bir şekilde eve götürülmüş, ben yüz göz kan içinde ağlıyorum , hayvan bana " ağlama " diye bağırıyor. yemin ederim delirip adama bir küfürler etmişim, dışarda duran insanlar kızarmış. sonra babam girmişti yanıma destek olmak için, elimi tutuyor fln. bir baktım elimde bi boşluk. adam dayanamamış pat diye devrilmiş yazık...hem ağlayıp hem dikilirken tek gözle de yere bakıyorum babama. oyy ne gündü yaa..


*-* tabiy eve geldiğimizde, benden saatlerdir haber alamayan annemin yüzünü tarif edemem. kapıyı açtıgındaki o bakışı çekebilsem yılın fotoğrafı ödülünü üstüste 5 kere alırdım. ahah ben bekliyorum ki annem kendini yerden yere atsın ağlasın ,yok? kadın şoktan dondu kaldı bi 10 dakika. salona geçtik bana bakıyor, bana derken yüzümde tek ayırt edilen yer olan burnuma yani, sonra babama bakıyor. nerde kaza yaptın? diyebildi ancak :) diyemedim ki senin bu mal kızın koşu bandı tepesinde kriz geçirdi, ayakta bayıldığı için de önce duvara sonra da yere bodoslama girdi :D ahahaa sonra epey güldük tabiy ama ara ara alnımda azıcık kalan dikiş izine bakıp kulaklarını çınlatıyorum o günün.


*-* Aralık süper ay ya oh!! az kaldı haftaya süslerler her bir yeri, ışıl ışıl! ilkokuldan beri her yılbaşı öncesi annem evi süsleyip çam ağacını kurduğu için üniversiteye kadar sorun yoktu. Sonrasında ben her gittiğim yere taşıdım bu geleneği. minik de olsa kurdum ağacımı. 15inden sonra her akşam o ışıkları yakarım 2-3 saat. neşeli ağaç köşede takılır kendi kendine :) geçen sene çok aceleye gelmişti, son dakikada kurduğum için epey karışık, ikoncan gibi garip bişey olmuştu. kös kös bakmıştık birbirimize, alışamadan da kaldırmıştım. süsler, ağaç vs iyi de şu hediye işi azıcık can sıkıcı.gördüğüm her güzel şeyi hediye olarak alıcam derken ayın sonunda cıbılak kalacağım. 


*-* diğer bloglarda gördüğüm üzere 100. takipçiye türlü hediyeler neyim verilmekte. temelde makyaj malzemelerinden oluşan bu hediyelerde gözüm kaldığı doğrudur. o keddar ki, 100.takipçiye adım adım giderken, ben ne yapsam yahu derken buldum kendimi. vallahi üzgünüm ama bişey gönderemeyeceğim ben? onun yerine diyorum ki, madem ki bu hafta rakı haftası, zat-ı muhtereme eğer hesabı varsa facebook üzerinden, bir duble rakı göndereyim mezeyle. kanım ısınırsa dansöz bile gönderirim ahaha . demlenir bir sonraki yazımı okurken :) bak bu kıyağı da kimseye yapmam! 


uzaktan öperim vanilya kokulu kokulu. ( vanilya esansı diye bişey var ve azıcık dökeyim sağa sola demeye gelmiyor, yıkanmama ragmen pasta gibi geziyorum 2 gündür. aman diyorum )


p.s: fotoyü twitterda da kullanıyorum, deviantart'dan çaldım fekat hatırlamıyorum ki kimdendi :/ pardon bu yüzden.