17 Ekim 2011 Pazartesi

çanlar Marlene kız için çalıyor

Neden çalıyor? Çünkü tam 1 sene önce bugün, bu kutlu bu pırıl pırıl günde (ki gerçekten çok şahane bir İzmir günüydü) bu braket denen meretler na beeyyle yapıştırıldı dişlerime (sadece üste tabiy) ve sonra yine tam 1 sene boyunca kuş lokmalarıyla beslenmek zorunda kalacağım, elma simit mısır dişleyenlere imrenerek bakacağım ve tırnak yeme,düğüm olan bişeyi açma dahil olmak üzere normalde dişlerimizi kullandığımızı farkına bile varmadığımız saçma salak bir sürü şeyi yapamayacağım bir döneme, ürkek bir ceylan edasıyla adım attım. Özel günleri deli gibi sevmesine rağmen takmıyor havasında gezen bir tırto (giydiği örgü hırkanın kollarını da çekiştire çekiştire sündürür bu) olduğum için bu özel günü adeta bir "kutlu doğum haftası"na çevirip taa Çarşamba'dan kutlamalara başladığımı söylememe gerek yok sanırım. tabi böyle "zaman ne hızlı geçiyorr hey gidiii" diye teyzeye bağlamanın üzerine de geçen akşam vurunca shotları,votkaları,biraları ertesi günü kusmuk arasında hadi daha kibar olsun "sade bir kutlamayla, aile içinde" geçiştirmek durumunda kaldım.


                                            yalan yanlış görselle halkı kandırmakta üstüme yok hihoih


Tabiy bu özel günde telefonla olsun efendim her zaman atmaya bayıldıgı denyoca ve duygusuzca mesajlarıyla olsun bir kutlama da doktorundan bekliyor insan! dişçi koltugunda geçirdiğimiz o uzun zamanların, ağzımın içinde kocaman aparat, dişlerimi sökercesine öylesi bir zalımlıkla telleri gererken anıra anıra ettiğim küfürlerin ve her randevuda "nassın?" demeden önce hep aynı tepkiyi vererek "aa ne güzel kapanıyor ağzın bak!" demelerinin de bir anlamı yoktu hayın kadın!!1!


şimdi böyle konuşup isyana da bağlayınca sanki braketler çıkmış, her daim demetşener gibi (bknz: kocayı kapıp çakma leydi olmadan önceki halleri) anırarak gülen bir insan haline geldiğimi düşünmeyin zira bu dediğim olayın gerçekleşmesi için sanırım 1-1,5 ay kadar daha beklemek zorundayım. huh! yeniden insana dönüştüğüm o günlerde hepinizi "Marlene kız ağzını dana dana açarak gülüyor" fotoğraf serisi ile piskopata bağlayabilir, blogunda en şahane fotoğraflarını kullanıp içindeki narsisti doyuran öyle de tiksinç, ağzına vurulası bir kız haline gelebilirim ki bence hakkım, ben ne dersem o olur.


Ekim ayında romantizmin zirvelerinde takılıp, elinde şarabı menüden yemek seçer gibi bloglardan facebooklardan falan kışlık sevgilisini düşürmeyi hayal eden insanın aniden bastıran popo donduran soğuk karşısında romantikliğini kenara bırakıp pijama paçalarını çoraba sokup çayla takılması tadında, öyle içten ve sıcak bir hafta dilerken sizi bu hafta paylaştığımda en çok eğlendiğim -çünkü bir kadın için alışveriş yaptığı markanın adını söyleyememesi çok berbat bişey-video ile başbaşa bırakıyorum.
p.s: video boyunca düzgün telaffuz etmeye çalışmayan bizden değildir eheheh. ayrıca Fransızca ne biçim de seksi bi dildir yahu?