4 Temmuz 2012 Çarşamba

özet geç Marl!

Hayatındaki gelişmeleri günü gününe "hepimizle" paylaşan blog kızının, 1 hafta yazamasa , bütün dünya durmuş ve onu merak etmekten başka bi halt etmemiş gibi  "ayyy biliyorum beni çok merak ettiniz minnoşkolar o yüzden hemen özet geçiyorum" kafasına çok özeniyorum. Çünkü ara ara isyan ettiğim gibi burada bilmem kaç tane iri baş olarak oturuyorsunuz (bakınız izleyiciler kısmı) lakin bir post yazınca sesi çıkan hep eş dost kontenjanından oluyor. hayır ne yapayım, konsepti "piirenzesin günnüğü" moduna mı çevireyim? siz plazada erirken hamaklı ve kokteyli fotolar paylaşarak sizi kahır mı edeyim? gittiğim her mekanda yemeği çekip "aha da bunnarı yiyoz biz!" mi diyeyim ki sesiniz çıksın ayol? (fenomen olmanın bazı kuralları number bişey bişey; sıradanın üzerinde hayatın olduğunu göster ki insanlar sana özenip hayranlık duysunlar)

Neyse, son yazdığım post o kadar depresifti ki uzun zaman önce böyle yazıları umumi yerlere taşımaktan vazgeçtiğimi hatırladıktan sonra üstüne yazacak, çizecek çok şeyim oldu ama bir blogger naleti olarak "yazmaya şevki olmamak" hastalığına tutulunca yine buralarda bir dutluk havası, bir ıssızlık aldı başını gitti. Bu benim başıma sıkça gelir, en sevdiğim şeylerden bi anda bıkkınlıkla soğurum. 
işte o zaman ellemeden bırakıyorum bi köşeye her neyse,kimse o. Bazen koca koca günler, bazen sadece 3 saat. Zamanı gelene dek bekletmek gibisi yok.


                                                 Kolye takınca hallenen, şuh pozlara giren bir tip olarak Marl


En son sıçıklı vertigo yüzünden hayatı dondurup dağa kaçıyorum gibi bir duygu vermişim ama hiç öyle olmadı tabi ahaha. misal, iş konusunda bir takım revizyonlara gidildi ve yaklaşık 1 aydır cillop gibi part time çalışır oldum. yani öğleye dek (ki bizim sektörde bu en peak nokta oluyor) çılgın çalışıp sonrasında ense yapıyorum. İlk 2-3 gün öğlen vakti işten çıkınca gerçekten aptala döndüm. sonraki günlerde ise "özgürüm hobaaa" çoşkusu ile zengin kocalı, jeepli kadınlar gibi soluğu bi o avmde, bi bu avmde alıp alışveriş yapıp kahve içip durdum, kuaföre falan gittim. Tam bir minnoş hayatı, tam bir paradise yani ahaha. Tabi bu arada öğlede ofisten al al yanaklarla, sevinçle çıkarken geride kalanların "pis şııllıııkk!" bakışları atarak beni oracıkta boğmak istediklerini söylememe gerek yok sanırım. Baktım herkes geriliyor, tepeme "cııınımm, maaşım da parttime" yazan neonlu bir tabela koydurdum, ofisçe rahatladık.


Tabi yarım gün de çalışıyor olsam, şehirden bi süre uzaklaşacak zamanı henüz bulamadım. bu yüzden tatile gidip gözden kaybolan ve kapkara tenle birlikte " ayy Bodrum yine şahaneydii şekeriiim" muhabbetleri ile geri dönen ofis insanları konuşmaya başlayınca masama astığım türlü deniz-tatil fotoğraflarına bakıp, astral bir tura çıkıyorum. Geçen sene dert yanıp türlü pis dileklerde bulunduğum karşı sitenin görgüsüzleri de havuz sezonunu açtı ya, bence Ağustos'ta beni buralarda bişeycik tutamaz, entel tatil beldesi Kaş'tan "mojito keyfi @Kaş" gibi ayılıklar yapabilirim.


Tamam bu böyle "yazmadığım zamanlarda bunları bunları yaptım" postu olsun, çünkü her şeyi birden yazınca sonraki postlara bişey kalmıyor. Buracıklarda tek başınıza ıssız kalın istemiyorum minnoşlarım, her şey sizin için.


Aslında kafamda ilk post için başka şarkı paylaşmak vardı ama bir önceki postun ağırlığını ancak çıstak çıstak bir şarkı götürebilirdi diye, geçen gece gittiğim yerde çalınca bütün cinconların hurraaa diye bi ağızdan söylediği, benimse ilk defa dinlediğim için tavşan gibi bakakaldığım, bi kaç kere dinleyince de "bundan güzel araba şarkısı olur (araba şarkısı: direksiyon başında insanı pis gaza getiren şarkılar yani) dediğim Tarkan abimizin şarkısıyla kapatıp gidiyorum.




not: araba kullanırken dinleyecekseniz sorumluluk almam bak, kıçınız başınız rahat dursun.