29 Eylül 2011 Perşembe

düşen bir yaprak görürsen...koş git fotoğraf makinasını getir


^^ Kötü haber tellalcısı olarak mendille halaybaşını çekecek meteorolojistlere göre, biz İstanbul insanları için bugün bir nevi "The Last Supper" çünkü yarın itibariyle aniden düşecek sıcaklık ve yaldır yaldır yağacak yağmur içine dahil olduğum "havadan nem kapan" insanları yine derin kederlere itecek. Peki ya biz sonbaharı "elinde koala gibi sarıldığı sıcak çayı, askılı üzerine hırkası ile son derece cool durarak poz keserek yaşayan iflah olmaz romantikler"in kıçı başı donarken ve kışa resmen yatay geçiş yapmışken, şimdi türlücene küfürler edip de anılarımızı hiç etmek istemediğim İzmir'in insanları ne yapacak? ülkeyi etkisi altına alacak yağmurdan ve soğuktan ucundan da olsa nasiplendikten sonra yeniden kabak çiçekleri gibi açılacak ve Ekim gibi şahane bir ayı zevkle,adeta ellerinde viski, pis kahkahalar atarak gezen parti insanları kıvamında yaşacak, askılı üzerine hırkalar ve üzerine hafif şallarla sokaklarda dolanıp duracaklar bir süre daha. yohh yaaa?? yemin ediyorum na buradan kem kem bakarak gözü nazarı değdirmezsem (ki bence gözüm buna çok uygun), yağmurları soğukları oraya göndermezsem ne olayım! hem Ekim sonu ufacık bir kaçış var İzmir'e, ayaklarımı süreyerek geleyim de görün!


^^ "bu sezon şunlar çok modaaa!" klişesini hiç sevmiyorum ama yurdum kadını bayılıyor ve o sezonda ne modaysa hepsini aynı anda üzerinde taşımazsa içi kuruyup gidecek gibi bir hali var. ha ben karışmam tabi zımbasını, metalini, koca örgülerini efendim elinde portföyünü ayağında yine ve yeniden oxfordunu taşısın tabii ama şimdi bi kaç yerde görüp alarma geçtiğim üzere at kuyruğu ve kahkül modası üzerine de, ikisine yaklaşık 21 senedir sahip olduğum için konuşmayı hak görürüm. görmeyene de pis davranırım, çingenleşirim. çünkü bi süredir böyle tam tahıllı püskeviler, çeşitli bitki çaylı yaşamaya çalışır oldum- beslenmek demedim çünkü "ekmeksiz doyulmuyor lan!" çıkarımını yapacak kadar deneyimim oldu çok şükür. ha eskiden de tahıllı ekmek yiyordum ama böyle şak diye ekmeği kesmek beni resmen ergen sinirine taşıdı. öylesi çekilmezim bu aralar. her neyse, demek istediğim şu ki, bak modern ve şehirli kadın, biliyorum ölüyorsun moda olan her şeyi yapmak için ama o kahkül denen meret yakışan insanın alnını ömrü billah bırakmayan bir illet. şimdi farkettiysen koyu harfle "yakışan" dedim. çünkü bazılarınız, bi heves gidip kestiriyor, nasıl desem de kalbin kırılmasa bilemiyorum ama tövbe allahım garip bişeye dönüşüyorsunuz ve öğle yemeğinde masayı paylaştığın 5 kahküllü arkadaşın ile yemin ederim aklımı çıkartıyorsunuz bana! hele bi de bazen böyle kısalı mısalı, egzotik, şekilli falan kestiriyorlar ki gözüm yanıyor bakarken, beynim ısınıyor. ablacım sen zaten moda diye bin tane kadınla aynı şeyi giyiyorsun üniforma stayla, şimdi bi de üzerine her kafaya kahkül koyarsan korku filmi sahnesi gibi olmaz mı bi hayal et, bi canlandır gözünde? durduk yere şehre dehşet saçmanın anlamı yok, turistler kaçıyor sonra.


azıcık şekerim düştü gidip meyveli yogurdumu yiyeyim de kan gelsin yüzüme. anlamı kendinden büyük Ekim ayısı ve postunda görüşmek üzere!


Sebastian postu kapat, misafirleri de şarkılı türkülü uğurla çoçcuğum.








9 isyancı:

Matissera dedi ki...

:D :D :DDDDD Senin triplerini yirimm
*ayh askım düştü, ben giymeye ne kadar heves etsem de penye hırkam çantamda düğüm olmaya mahkum,
kordonda çimlerde şarap içme vakti şimdi,işten çıkınca alıp kitabımı, hırkamı gitsem mi acaba ? :D
tamam tamam bakma kem kem, gel sen de ekim sonu ayağını sürümeden :)
ama geldiğinde eğer blogger buluşması yaparsak hepimizi egzantrik kahkül modunda, üniforma styla dizilmiş bulabilirsin de :D
♥♥♥ ^^

nora dedi ki...

AHahahahah her bir kelimesine katılıyorum arkadaşım!

Özellikle ekmeksiz doyulmuyor kısmına! :P

Öperinz!

marléne the third dedi ki...

@ Mati: senin hiç saçını yoldum mu Mati? yaptım mı bunu? bak elime ayağıma titreme geldi sinirden! :D inşallah yarın en çok yağmur oraya yağar pisler sizi :) (geldiğimde orada olursan görüşelim evet :))

@ Nora: ekmeksiz hayat ne biçim hayatmış Nora :( gözüm dönü dönüveriyor pastanelerin önünden geçerken, yapışıyorum cama gözümde yaşlar :"(

Unknown dedi ki...

ben sana diyem. o kadar yağmur yağsın izmir'e dedin ya sen şimdi. istanbullar'da yağmur eksik olmayacak, izmir'de güller açacak. sen yine oralara gittiğine lanet ettiğinle kalcan. son sözüm budur :D

marléne the third dedi ki...

@ Pin: ahah olm bikerem ben meditasyonun gözüne vurdum,çekim yasasında level atladım tımam mıaa? ama işte tabiki de lanet ettiğimden değil coğrafik farklar sebebiylen bu dediğin de olabilir evet :D ahaha

Matissera dedi ki...

marléne'im canım ciğerim, sen görmeyeli sağolsun oriel kardeş yoldu senin adına saçlarımı :D
gel sen gel de görüşelim artık, yolsan da olur saçlarımı :))

esinspiration dedi ki...

Sebastian, söyle Marléne'e sayesinde negatiften pozitife ışınlanan ruh halimle level atlatıyo vallahi bana da :)

marléne the third dedi ki...

@ Mati: ahah kıyamam ki :) ama havanız hep güzel olursa belki kıyarım bak bilemedim şimdi :DD

@ Esinspiration: ahah ben yokken hindistancevizli tütsü ve deva premal de iş görür,bi dene ;) :D

Aphraell dedi ki...

Dünkü şarıl şarıl yağmurdan sonra kordonda metrekare başına 3 fotoğrafçı düşüyodu Marl, haaah tamam sonbahar gelmiş dedim :D

Yorum Gönder

isyanım VII.Henry'e!!