^^ "zaman ne hızlı geçiyor yahu" geyiğinden hiç hoşlanmam ama iş gireli resmen 5 hafta olduğu için bence hakkım, gayet de kullanırım.çünkü 5 haftadır afedersiniz it gibi yorulan benim. bu yorgunluğu sadece ve sadece aybaşında ilk tam maaşımı aldığımda bütün parayı tepemde saçıp savurarak (hani filmlerde bir oda dolusu parayı savura savura sevinen tipler gibi) atabilirdim lakin kuş kadar maaşım olduğu için bütün parayı 10tllikler haline getirirsem bu dediğimi yapabilirim ki yazarken yoruldum hiç uğraşamam.haa ama "üzerine benim maaşı koyalım da sevinsin gariban" diyenleriniz varsa mail adresim hemen yanda.
^^ delicesine kahve düşkünlüğüm yoktur hatta bence delicesine tutkuyla bağlı olduğum şeylerin sayısını söylemek için epey düşünüp kafamı kaşımam gerekebilir çünkü -evet bağlanmak güzel şeydir,sana yaşadığını iliklerine dek hissettirir ama -bağlandığın,düşkünü olduğun şey bir gün mutlaka elini attığın yerde olmayacak, ee o zaman ne olacak? bu kahve olur,en sevdiğin yastığın olur,oyuncak ayı olur yeri gelir sevgilin olur? sen bağlandın diye o şey sonsuza dek orada bi yerde duracak değil.o yüzden taa derinden bağlanmak falan tehlikelidir.ya da değildir ne bileyim şimdi bu satırları okuyan sevgi pıtırcıklarını da üzmek istemem bu güzel Pazar gününde ahah. yani diyeceğim şu ki daha önce de çeşitli filmlerdeki romantik kadınlardan falan etkilenip fındıklı,vanilyalı türlü filtre kahveleri alıp hevesle 2-3 kere yapıp sonra hırt gibi yeniden 2si1 aradalara koşmuş bir insan olarak ilk defa aldığım bu kahveleri beğendim.kahve makinasında daimi olarak çay yapan tarafım izin verirse kendilerini Pazar keyfime dahil edebilirim.
^^ açık ofis denen şey bir noktaya kadar iyi ancak sabahın köründe kendisine bağlı olanlara çeşitli boktan sebepler yüzünden viyaklamaya başlayan ve kafasına kalın bir odunu yemeden susmayacak gibi duran bir kadın tarafından (iyi ki müdürüm değil) genel huzur ortamı piç ediliyorsa, orada durur düşünürüm. ayrıca 3 kere verdiği çayı içmedim diye tribe bağlayıp artık modundaysa çay veren (o da taakk diye masaya vurarak) yoksa es geçen çaycı teyze de hastayım. neyse ki su çok yakınımda da kuruyup gitmiyorum bütün gün ahaha.
^^ bunca zamandır her doğum günümde (7 Temmuz-tabiki de vurgulu) "nayırr nolamaz!!"a bağlayıp hep bir yaş küçülterek gittim ama bu sene göğsümü gere gere 26 oldum! diyebilirim. çünkü yıllarca kızılın her tonunu uygulayarak kendimi bildiğin kart göstermişim. halbusi şimdi bal,karamel tonlarıyla en fazla 24 gösteriyorum ehehaa. bu gazla seneye bebek sarısına bile gidebilirim diye korkuyorum.ayrıca doğum günüme az kalmışken ne hediye alsam diye düşünüp yorulmayın diye haftaya hediye listesini yazacağım,ordan bakıp şaaparsınız artık.
zorunlu uyuma vaktim yaklaştıkça gerilip çirkinleşen bir insan olarak,bu yüzümü görmeyin diye burada noktayı koyuyorum cicişler, görüşürüz sonra.
xoxo.