25 Ocak 2012 Çarşamba

detected: instagram

1) mum yakmadan asla 2) içi boş kumbara 3) Kaşmir kedisi 4) Işığa koşan kuzular 5) Vakko- Cadde- Yılbaşı

^^ Moda, kozmetik gibi değil de daha kişisel şeylerden bahsettiğin bir blog yazmanın sanırım en kötü yanı, hayatın keyfine kapılıp blogun adeta bir "terkedilmiş hayaletli kasaba" oluşuna izin vermek. Sonra o kadar günün ardından neresinden tutar da düzeltirsin düşün bakalım. Neyse ki 268 tane birbirinden minnoş okurum var da, hiçbiri "noldun haco? yazsana bişeyler" diye dürtüklemiyor, yemek sonrası dere kenarında göbeğini yayıp uyuyan boz ayılar gibi pısmış beeylece yeni post bekliyor. o değil de, neredeyse ayda bir post yazdığıma göre demek ki ben de yemek sonrası popomu devirip aranızda horluyorum, o yüzden bu konuyu daha fazla deşmeyeyim bence.
^^ 2012'den çok umutlu insan; meraba canım. evet ben de senin gibi "2012 benim senem yihuu" diyerek pis gazlamıştım kendimi lakin gerek daha saatler 00:00'ı bulmadan çakır keyif oluşum, gerek "bu sene eve yakın yerde mis gibi fasıl yapalım değişiklik olur" diyerek nasıl da bir hata yaptığımızın farkına varmadan planladığımız yılbaşı gecesinin verdiği azapla, her sene girilen bu şekillerin anlamsız olduğunu kabul edip, normlarımı düşürdüm. Fasıl diye gittiğimiz yerde davulcuların pat diye mekanı basmasını, ortamdaki "takım elbise giyip rakı içen bebeler"in sayısını ve gece boyunca çalan "şakşuka" türü şarkıları olur olmaz hala! mırıldanmalarımdan hiç bahsetmeyeyim zira hala kaşım gözüm atıyor hatırlayınca. "Yılbaşı ve İstanbul-101" diye bişey olmalı ve benim gibi hevesli, yeni taşınmış insanlara usulünce anlatılmalı bence. Çok sevap alırsınız bak.


1) Yılbaşı-Optimum Avm 2) ringo ringo şişelerr 3) Kar yağdı! 4) En sevdiğim yer  5) hiç dayanamam!

^^ Braket belasından kurtulduktan sonra ufak ufak ısırarak yemelere henüz başlamıştım ki bir gece aniden gelen "sakız!" krizim ve sevgilimin bi şekilde gidip bulması ile mutlu biten o günden sonra tam olarak develer gibi paket paket şekersiz Falım tüketiyorum lakin doyamıyorum. Önceleri benim için tifitik bişey olan sakız, uzak kalmak zorunda olduğum 14 aydan sonra nasıl bir değer kazandıysa gözümde, kimselerle paylaşamıyor, çeşitler arasında çıldırıyorum sevinçten. Tabi insanlık için küçük Marlene için büyük bu adımdan bence sevgilim hiç memnun değil. Çünkü sanırım dünya üzerinde sakız çiğnerken bu derece mutluluktan kendinden geçip balondan balona koşan, çakkıdı çakkıdı çiğneyen tek insan benim ve adamcağız benimle yaşıyor. Tabii yapacak bişey yok. "Derdi veren dermanı da verirmiş, üzülme sevgilim" diye teselli veriyor patlatıveriyorum bi balon daha.

1) yılbaşı neşesi 2) evde her akşam bir mum yakılır 3) İzmir-Ooze, Orbay yardırıyor yine 4) Cameron gözlü Marl 5) İzmir- Kıbrıs şehitleri ara sokaklar, topuklu botlarla girmeyin anacım

^^ Instagram'da fink atmaya başladığımdan beri artık postlara eklemek için görsel arayışım, altına link vermeye kasmalarım bittiğine göre "yüzdeyüz Marlene emeği" fotoları bundan böyle burada görebilirsiniz. 

Eh arayı bu kadar açmayalım bi daha, öperim.

Marl.