29 Nisan 2010 Perşembe

Ed, you bastard!





                                                     dıkdık 

sebastian canım,
^^ artık saç-boya-renk kelimelerinden çıldırsam da nalet kader bırakmıyor peşimi. hatırlarsan bir yaz klişesi olarak kızıl saç sendromundan koşarak uzaklaşmış, kendimi ballı karamelli sıcak renklerin kucağına bırakmıştım. lakin, bu sarı çok yanar döner kıçı başı oynak bir renkmiş. 10 yıkamada yeşilimsi dokunuşlar başlayınca " öhöyy gaçç gaçç gaç" diyerek vurdum çikolata kahveyi. yemedi tabi.sarı üzerine de (aynen kızıl gibi) hötönk diye böyle renkler olmuyormuş, kafamda kalan 5 tel saçımla beraber bunu da anlamış oldum. en son üniversite sonda böyle sarışınlık hevesi gelmişti.arada geliyor böyle, alıştım korkmuyorum artık.
^^ şu hayatta bir elinde sigara tutmuş bunalım kızdan bir de "şaraba bayılan, kedisi olan kızıl saçlı kız"dan korkarım, içim ürperir. sırf bu yüzden ağzıma şarap koymuyorum, osman kedisini postaladım ve artık kızıl değilim. 
^^ 1,5 ay önce evden çıldırık hisle çıkıp dağ taş dolaştıktan sonra dönmenin, kendi yatagımda uyumanın verdiği romantik hisler bile 4 saat süren temizlik yorgunluğunu alamadı üstümden hala sarhoş gibiyim. bıraktığımda kıştı yaz gelmiş, üst kattaki daire satılmış, yeni yeni dükkanlar açılmış, eve yakın olan ve 3 seferdir gittiğim kuaföre çok güzel kirpikleri olan bir minnoş gelmiş ( ne biçim de göz değidiriyor ya, geçen gün 1 saat süzdü pis pis ahah), başka da bir şey yok. 
^^ ahaha yevrım saf sebastian, osman kedisi güvende ve tosun gibi meşallah, babası özlediği için bir süre onda kalacak. şarabın da meyvelisi olursa lıkır lıkır içerim hiç sorun değil. ayrıca büyük hissediyorum, en fazla 1 aya yeniden kızılım, galeyana gelme canım benim :D 
^^ sebastian, canım sen " özel ve eşşek gibi pahalı bir okulöncesinde ( anaokulu işte) ingilizce öğretmeni " denildiğinde ne anlarsın? seni bilmem ama şimdi burdan adını verirsem rezil olacak olan klas bir anaokulunda müdürcülük oynayanların kafasında " bebelerle oynar, onlarla ilgilenir, yemek yedirir, tuvalete götürür,dötünü siler" gibi mikten bir görev tanımı var.üstelik bunu mülakatta hiç çaktırmıyor, işlemlere başlamışken atıyorlar golü. başkasını bilemem ama size afiyet olsun canım ben yemem diyip saldım kendimi sokağa. daha fazla kalırsam akşam haberlerine çıkacaktık yoksa. 
^^ ya 2 sezondur gözümün ucuyla bile bakmadığım Chuck ( Gossip girl-Ed Westwick) tipine bir şeyler olmuş ya da beni bahar çarptı. karizması, sesi derken geçenlerde bir röportajını izlerken o lanet olasıca has british aksanı duydum ya uçtu gitti aklım. temiz ergen hisleriyle gözümden platonik kalpler çıkartarak seyrediyorum resmen adamı. dizide deli şekilde amerikan aksanı yapabilmesine hiç girmiyorum farkındaysan.


uçan tekme yeme pahasına da olsa yazdığım son paragrafın ruh haline uygun olarak gidiyorum bütün aşklar yüreğimde seboşum, başbaş.



2 isyancı:

Aphraell dedi ki...

Gossip girl 3. sezonun ilk 4 bölümünü az önce izlemiş biri olarak sana %100 hak verdiğimi konuyla ilgili posta yazmak istedim, bunun için sayfalarca geri geldim marl :D Bide twitterda deşifre olmiim dedim, ki uçan tekme teorin gerçeğe dönmesin. Ben zaten beğenirdim de nolmuş bu adam bu sezonda yahu, piç herif yeaaa diycem izninle :D

marléne the third dedi ki...

off aphraellim izle daha başındasın :) adam resmen bana aşık olun lan! diyor öyle bakakalıyorsun..3.sezon sonunda bir tokatma hissi gelse de fena bitirmişler sezonu.
4.sezonda dan hödüğüne aşık olmaktan tırsıyorum ahahaa

Yorum Gönder

isyanım VII.Henry'e!!