14 Şubat 2012 Salı

oh my sweet valentine!

Pembenin ve kırmızının her türlüsünü görüp geçici renk körlüğü yaşadığımız, kucağındaki yastıkta "aylavyu" yazan peluş ayıcıkların, boynu bükük tek güllerin ve cımbızla tutulabilen "tek taş"ların çılgın attığı bu nadide günü görmezden gelmemi beklemiyordunuz heralde?

Benim bu minnoş gün için mesajım net:

                           Taş kalbimin ortasında pambık bir vaha var oysa ki sevdiceğim

Şarkım ise "..now my life is sweet like cinnamon, like a fuckin' dream i'm living in.." gibi şahane sözler içerdiğinden dolayı şudur;


Dilerim aldığınız hediyelerin, mesajla gönderdiğiniz gözü yaşlı şiirlerin ve yaptırdığınız ağda parasının ekmeğini yersiniz gençler. Hayde bakalım!

Marl

p.s: ayrıca belirtmek isterim ki çakra sisteminde kalbimizin rengi "zümrüt yeşili"dir. gidip pembe ve kırmızı boktan şeylere paraları gömerken bir daha düşünebilirsiniz ahah.


9 Şubat 2012 Perşembe

sadece şarkıya odaklansak iyiydi bence

^^ "İnsan ne ederse kendine eder" diye bişey var ve ben bunu genelde can sıkıntısından saçımı renkten renge boyatıp ertesi gün aynanın karşısına geçince söylerim. Bu sefer başka bir durumda kullanınca bana da çok garip geldi zira saçlarıma tam 1 aydır dokunmuyorum ki buna hiç girmeyeyim başka postlara ekmek kalsın. Hah, şimdi buralara gele gide birden gazı köklenip ultra popüler yapılan şeylere ve "peşinden gitmezse ölecek" olan insanlara kaşım havada yaklaştığımı az çok farkettiğinizi sanıyorum. Bu sebeple moda dergilerinde gördüğüm sezonluk her "must have"lerden koşa koşa gidip almam, vitrinde-dergilerde gördüğü her şeyi üzerine yapıştırıp gezene selam vermem, gündemde olan dizi-film cümlelerini her yerde guguk kuşu gibi ötene "höytt" derim (yapma demiyorum, hobi olarak yine yap da dozunu kaçırma). Tabii burnu bu kadar büyük olana da yüce evren vuruyor tokadı, kırbacı. Kahkülle başlayan kahır belama bir de müthiş baş ağrısı ile gittiğim göz doktorundan "gözler gitmiş" cevabı ile yazılan "gözlük" eklenince yemin ediyorum midi boy hipster oldum. Bunca zamandır gördüğüm yerde parmakla gösterip güldüğüm "gözlüğe normal cam taktırıp entelli dantelli görünmeye hevesli genç"lerin gazabına geldim. Oysa tek istediğim "neyyyy? gözlük mü?" diye aytaşı gibi açılan gözlerimi bi şekil idare ederken beni de bu ilk deneyimimde tripten tribe sokmayacak bir okuma gözlüğü bulmak için girdiğim optikçiden mutlu çıkabilmekti. Kaç denemeden sonra yüzüme tek uyan bu modelin olması üzerime gelen lanetten başka bişey değil. Şimdilik sadece evde taktığım için bu travmayı daha kolay atlatırmışım gibi geliyor, bakacağız. Siz de arkamdan çok gülmeyin kalbinizi KIRIRIM.

                                Hipster dediğin bıyıksız(Osmanlı-Dali mix) olmaz!

^^ Geçen postta bahsettiğim karlı soğuklu günlere 2 gün moladan sonra an itibariyle devam ediyoruz. Hava ciddi anlamda soğuk ve sanıyorum 50 yaşında olan kombimiz dün akşam emekliye ayrılmaya karar verdi. Tamirciyi beklerken medeniyetin başlarına dönüp ateşle ısınmaya çalışmak, sıcak kupaya koala gibi sarılmak gibi ekşınlar içindeyken durum giderek "Kanada'ya taşınan bir İzmirlinin Günlüğü" tadında olmaya başladı, tırsıyorum.

^^ Fransa boykotu sayesinde paylaşımına ara verilen (thank god!) Zaz şarkıları yerine eliniz boşta kalmasın diye hemen alttaki mıtteşembır şarkıyı veriyorum. Kavga ettiğiniz sevgilinize evde pijamayla oturup çekirdek çitlerken gönderebilir, regl kafasında dinlediğizde "üf nebçim de kavgalı-acılı aşk yahaa" diyee içlenebilir, sözlerini facebookta paylaşıp exlere falan gönderme yapabilirsiniz. Yeter ki hazır 14 Şubat da yaklaşıyorken dökelim duygularımızı şarkılı türkülü, dileyelim geç kalınmış özürlerimizi, atılması ertelenmiş maillerimize gelip o ufak "send" tuşuna basalım, sevelim sevilelim zira bu hayat duvarlar arkasına gizlenerek yaşanmaz. bu da böyle bayram mesajı gibi oldu ya bilemedim, soğuktan duygusala bağlamış olmama verin.

bu kadar laftan sonra diliyorum şarkının kafasına girebilirsiniz. mum ışıklı, karanlık bir oda ve yüksek ses çok işe yarıyor, bizzat denedim.

Öperim,
Marl the only.



p.s: Bu hanımkızın bi de "Video Games" adlı parçası var, onu da yanına katıp geceyi buhrana boğabilirsiniz, hadi bakalım.

urgent p.s: postu yayınladıktan dakikalar sonra RTlenmeye başlanan şu videoyu paylaşmasam hiç olmazdı bence ahahah 






1 Şubat 2012 Çarşamba

..everyday i missed you more

^^ Çocukluğunu Eskişehir'de geçirmiş biri olarak bence karın,buz ortasında yaşanabilecek en çılgınatar çocukluk anılarına sahibim. Ders aralarında kendimizi tepeden poşetle cup diye bırakmak mı dersin, dev gibi karların içinde tavşan gibi hoplamak mı dersin, ağzının ortasına içine taş koyulmuş kartopunu yiyip kan içinde kalmak mı dersin hepsini yaşamış -en sonuncusunu yaşamamış olaydım iyiydi tabi- olduğum için, 10 sene İzmir hayatından sonra ilk defa böylesi yoğun karla yeniden karşılaşınca, zekam aynen yılbaşı ışıklarında olduğu gibi 5'e düştü. Karın ilk yağdığı akşam da bi hayli hazırlıksız yakalanmama rağmen sokağa dökülüp kar sevinci yaşayan bir avuç insanla birlikte hepten uçtu gitti beynim oradan oraya sevinçle koşup zıplayan bişey oldum. 


^^ Tabii bütün bu curcuna, sevinç bütün gün kalorifer önünde oturup sokağı kesen yaşlıların "cıkk..tutmaz bu kar..mehh mehh" diye diye evrene yaydıkları o muazzam enerji sonucu tutunamadı ve yitti gitti güzelim kar. lakin bir semt dolusu yaşlının unuttuğu bişey vardı ki, o da mahalle baskısıyla Emrah gibi şeyine baka baka giden karın 1 hafta sonraki dönüşünün mıtteşem! olacağı ahaha! 

                                       2 gün önce, gece 02:30-balkondan
^^ Yaklaşık 3 gündür durmadan coşan kar sonucu yaşlılar ve kucaklarında pinekleyen kedileri şaşkın, ben ve benim gibi kar canavarları sevinçli lakin bugün nette dolanan "en baba yağış yarın" dedikodusu canımı sıkmadı değil çünkü yarın Avrupa yakasında olmam gerekiyor ve şimdiden "burasıı Muşturr yolu yohuşturrr giden gelmiiyüürrr" türküsünü çığırmaya başladım. bu arada yarım teras olması yüzünden içine yağan bir mahalle kar sonucu balkonda kendi kardan adamımızı beslediğimizi söylemiş miydim?

                                               "abeey silem mi abbeyyy?"

Bu da böyle soğuklu, karlı, kışlı bir post olsun, hadi bakalım görüşürüz.
Marl, the karda yuvarlanan.

p.s: Şu şarkıyı da döndüre döndüre dinlemekten bi hal oldum ama bi söyle haksız mıyım? tıktıktık!