27 Mayıs 2009 Çarşamba

haydin canlar kucaklaşalım!

ben de neden bugün böyle sevgi dolu pıtırcık şeker modundayım diyordum. hayır, votkalı değilsem yüzümde güller açtığı çok az görülmüş bir şey çünkü. bundanmış meğersem:

" Tüm burçlar için önemli not :
Saat 23:05 itibariyle, Jüpiter ve Neptün gezegenlerinin gökyüzündeki kavuşumunun bir dahaki tekrarının, Ocak 2176 yılında gerçekleşebileceğini söylersem ne kadar önemli bir enerji olduğunu daha iyi ifade etmiş olurum. O nedenle böylesi görkemli ve önemli oluşumu, evrensel bir hediye olarak kabul edip olumlu bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Yapmamız gereken, hangi konuda olursa olsun, nasıl bir hayat sürüyorsak sürelim, hangi sorunlarla mücadele ediyorsak edelim, farketmez lütfen başkalarıyla iyi geçinmeye, ılımlı yaklaşımlar içinde olmaya, sadece kendinizi değil, tüm insanlığı kucaklayacak şekilde hareket etmeye özen gösterelim. Biz insanoğlu aynı atmosferde nefes alan, yaşamak için mücadele veren, mutluluk kadar acıları da tadabilen, bu yönüyle düşünürsek, ortak kadere sahip canlılarız. Kavga, çatışma, kin, nefret ve her türlü kötü düşünceden uzak durmamız, birbirimizi sevgiyle kucaklamamız gerekiyor. Hiçbir şey, sevgi, barış, kardeşlik, huzur, güven ve sağlık kadar önemli değil. O zaman lütfen en yakınlarımızdan başlamak üzere tüm insanlığı iyi niyetle kucaklayalım. Zorluklarla başedebilmek için öncelikle inancımızı daha sonra da kendimize olan güven duygumuzu koruyalım. Bugün her birimiz bu düşüncenin bir tohum misali yüreğimizde yeşermesine izin verirsek, yaşadığımız Dünyanın ne kadar güzel olduğunu bir kez daha anlayabiliriz kanaatindeyim. " ( iremSU Mynet Astroloji Danışmanı)

gıdısını sevdiğiminin Jüpiter'i Neptün'ü! Araya Merkür'ü de alaydınız süper olacaktı insanlık için ya neyse artık kısmetse 2176'ya.

p.s : gri düz body giyenler! gelin sizi bile kucaklıcam yeminne! ( bugün koltukaltı stiğini sürdün mü? hihohaiiaah)

24 Mayıs 2009 Pazar

Sütlü kahve, zar adam ve Pazar

yüzüne gözüne kurban list style, aslanımsın list style, hayde bree list style!

^^ Bir İstanbul'lu olarak bu İstanbulluları çok garip buluyorum lan. enterasan tipler. ne ararsan var! durumu. Akrabalarımın burda olması ya da çocuklugumun burda geçmesi beni bağlamıyor, ben kendimi şiddettle turist hissediyorum her seferinde. işime de geliyor. çok karışık yahu! bir yerden bir yere gitmek bile turistik gezi gibin. fekat metroyu accayip beğendim. havaalanı gibi. git git git bitmiyor. içine ring neyim yapsalarmış diye diye gezdim. bakınız "gezdim" diyorum çünkü cidden koccemen. o yürüyen platformla aramda ayrı bir kimya oluştu (L). bırak beni durayım bütün gün üstünde o derece. (Cezayir'i bu kadar anlatmadım he ne metroymuş eheoh)

^^ Gezelim görelim her adımda fotoğraf çekelim iyi tabi ama şöyle de bir durum var ki, yer yer kimi okulların parselledikleri yerleri görüp epey saydırdım, başımdan dumanlar çıktı. Dağ basında inekle, koyunla burun buruna okumuş olmanın verdiği eziklikten olsa gerek pek hasetim bu konuda. hiç affetmem. basarım küfürü. o freensız liseleridir, gassaray üniversitesidir, kabataştır felan hepsi nasiplendi, hiç birinin hatrını bırakmadım.

^^ Şunu da farkettim ki, istiklalde foto çekelim diyince triplerden trip begeniyorum. böyle bir mızlanma, nazlanma, kasılma her hale giriyorum. gerçi ben fotoğraf makinası ellerimde degilse her şekilde geriliyorum ama bu durum daha farklı. az araştırayım netten istiklalde foto çektirme fobisi diye.

^^
Mısır Çarşısı'nı gezerken yeni çekilmiş tazecik kahve kokusundan gözüm döndü. diğer şeylerin hiç bir önemi kalmadı. bu arada mevsimi geldi artık tabiy, her yer vıcır vıcır turist. fekat şöyle bir şey var ki, turistlerdeki paranın tadını sevdiklerinden satıcılar türklerin yüzüne bakmıyor. yahu ben lokum almışım parasını uzatıyorum , sen dibimdeki turist kıza " no kalori" diye bol fıstıklı accayip güzel görünen lokumu tattırmaya çalışıyorsun be cibilliyetsiz adam! ayıptır! yemedi kız oh iyi oldu ama kaseyi burnumun dibinden hooop zulaya soktu yine pis adam. çok içerledim. aksan yapıp yerdimdi o lokumdan baban bile anlamazdı ama kılçık ifademle "ne yaptıgını gördüm heyvan" bakışı ile geçmeyi tercih ettim. edepli insanım ben.

^^ Sevdiceğin okuluna (YTÜ) bittim. Biraz uzak ama yeşil yeşil, pek güzel. Ucundan Ege'yi hatırlattı gerçi otlar ordaki gibi bakımsız ve adam boyu değil. ser örtünü, koy piknik tüpünü yayıl yani öyle sevimli. ( tüp mü? hasır sepet, kareli örtü, şarap diyeydin bari) Hele İnşaatın çimlerini öyle sevdim ki, benden sonra mukan'ı parmakla gösterip " bunun sevgilisi çimenlerde camış gibi yuvarlandı hee" demesinler diye zor tuttum kendimi. 3 adet "nişan" temalı (yan duruş-çocuk kıza sarılır, kız bütün dişlerini göstererek sırıtır vs) kare ile yetindim.


^^ Ortaköy'de keşfettiğimiz yer! oo may! İstanbul'da yaşasam bütün kalabalığına ragmen her pazar mutlaka oraya gider ve köprü manzarasında nefis kahvemi içerken şarj olurdum. (evet efem, fotolar by marlene) Boğaza, yeşilliğe, köprüye gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra bakmak süper, tavlada çok kere yenilmek değil. (Kafenin adını vermiyiciğim ehah) Bir de küçük pazarımsı bir şey vardı pazar günü, incik boncuk yanında şahane kıyafetler de satıyorlar. ( hayır! batik, otantik vs şeylerden nefret ederim) benim gibi Elizabeth döneminden kalma dantelli şeyleri seviyorsanız kredi kartınızın canını yakabilirsiniz.

^^ Elizabeth demişken, dün gece rüyamda 16.yy İngilteresindeydim. Ve ne yazik ki balodan baloya koşmak yerine, meşhur Londra kulesinde kafamızın uçurulmasını bekliyorduk sevgilimle! Ooo may gat! Rüya olduğunu yaşlı bir kadın "bak bunu içersen korkun geçer " diye ufak beyaz bir hap uzatınca anladım. Siee! diye uyandım tabiy.

^^ Yazının gelişine gidişine aykırı olarak yıllardır haykırarak sormak istediğim bir şey var. Lütfen biri ( muhatapları da olabilir bak o derece açığım ) bana “ dümdüz, tek renk, yuvarlak yakalı, yarım kollu body ( yazarken bile tiksiniyorum yarebbim!) olayının esprisini anlatabilir mi? Hayır ben yıllardır gözlemliyorum inanın açıklamasını bulamadım. Bir kadın nasıl böyle bir kötülüğü yapar kendine? Her şeyle uyumlu, çok pratik, günü kurtarıyor cevaplarını kabul etmiyorum! Yarebbim adında hayır yok “ body!” . Tamam, diyelim ki sizi üzerinize yapışarak bütün yağlarınızı ortaya çıkaran bu şeyin görüntüsü rahatsız etmiyor ama çok rica ediciğim bari “ gri “ olanından giyerseniz zahmet edip koltukaltı stick’inizi sürmeyi unutmayın! Nolusun yaa nolusun!! Daha fazla devam edersem bayılazağım sanırsam, uzun atlamayla bir alt maddeye geçmeyi deniyorum. geçemicem gibi ya bakalım.

^^ Şunu da eklemem lazım ki “Bir Erkek 10 Günde Nasıl Kaybedilir “ filmindeki taktiklere hiç gerek yok, misal ben şu gün “ beyaz body+ bilekte biten siyah tayt+mini kot etek+ hasır dolgu topuklu ayakkabı” kombinasyonu ille sevgilimin önüne dikilsem, bana her daim gözlerinden kalpler fışkırtarak bakan o adamın izini bir daha ömrüm boyunca bulamam! Bakınız durum bu kadar ciddi badyfanları! Gelin birlik olalım, o iğrenç şeyleri yok edip hayatımıza devam edelim. Vallahi hiç giymemişsiniz gibi davranıcam, söz!


Mis gibi kahve kokulu Pazarlar dileyen marlene the keyif insanı.

p.s : Foreverrr cıbıldak omuzlar! Ehohah

5 Mayıs 2009 Salı

fıttırık!


aghhh!
en sonunda bu da oldu! gerçi bavul psikopatlıgım yüzünden kendisini beklemekteydim. fekat bloga çıkma (bknz : veleyböl) hırsıyla file dibinde hoplayarak ve smaçlardan smaç begenerek geçirdiğim yıllar artısıyla, az daha ilerde, 30ları kıvırınca felan olabilirdi misal? bekleyemedi sabah akşam iğneleri yiyesice belim, fıttırıverdi!

kendisine kafa göz dalmak istiyorum. o derece mutsuzum ama günlerdir çektiğim acı en azından isimlendirilmiş oldu. şimdi sıra ağzının kenarıyla mıy mıy konuştugu için kafamdan geçenlerin hepsini soramadıgım doktor yüzünden kalbimi hoplatan soruların cevaplarını netten bulmaya geldi. fıtıkla elele gelen büttün gün sırt üstü anası ölmüş tay gibi , belde sıcak su, bacak altında 8 yastıkla yatmaya 2.gün oldu alışamadım. plus; 1 hafta içinde kevgire dönecek bir kaba et? ıgghh. ( gözünüzü seveyim az yavaş vurun şu iğneyi! hortt diye saplanır mı ya?? hayır o vuruşa harcayınca , bacağımı felç edercesine yakarak yayılan ilaca küfür kalmıyor sonra.)

oysa benim " çok kalmayacağıdım, bakıp çıkacağıdım" moduna girip belimdeki sinsiyi kandırmam ve yollara düşmem lazım! eahhh!


tandem aşkkınaağğ!
sağlıklı günler dileyen insan marlene.


p.s : "sickness", "ill" olmadı "patient" diyince gözünüzün önünde puff diye canlanan resim nasıl bişeydir allaşkına diyiverin ya? hayır -belki modumdan dolayıdır- bende oluşan 6 yastıklı yumusacık yataga gömülmüş, ağzında ateşölçer ( adı neydi lan?vala artizzlenmek için gogıla koşamıcam pardon) öylece bakan bir tip. şurası hastane odası gibi boş kalmasın 1 foto yapıştırayım dedim, ulvi kaynak deviantarta bu kelimeleri yazınca karşıma kan+gövdegözparça+bunalım+şizo+sayko ne varsa çıktı. hasta mısınız lan? :S ne ki bu ergen tripleri? az bahceye çıkın yüzünüze bahar havası vursun. ( ya da ben vurayım hazır elimin tersi boştayken)
p.s : "disease" yazmayın bile vallahi siteden kusar adım uzaklaştım.
p.s: huzurlu uykuya ancak yüzüstü uyuyarak kavuşabilen insan için bütün gece dümdüz sırtüstü yatmak zorunda olmak, diyete girmiş marlene'nin burnuna bol antepfıstıklı çikolata dayayıp nanik yapmak gibi. ouuw ciizıs!

1 Mayıs 2009 Cuma

ooo italy, baciami!!

ooh may!! (ay olarak may degil yahu) bu ne sevgiymiş yarebbim! dinmedi günlerdir?

Şimdi şöyle bir durum var, insan gittiği, gördüğü, gezdiği ( bakınız vurgu bunlar) bir yeri çok begenip tekrar gitme hayalleri kurabilir, ne güzel günler geçirdiydik diye fotoğraflarına bakıp özleyebilir, bütün bunların bir level üstü olarak her yaz oraya gidelim! diye de tutturabilir. yapabilir yani insan bu. ve fekat, hangi manyak sadece uçaktan, o da  bir kısmını gördüğü, havalanı teması sayesinde havasını kokladıgı bir yeri, her hüzünlü şarkıda klip oyuncusu gibi uzaklara uzaklara dalıp giderek, mütemadiyen özler? cevabı uzaklarda aramayın efenim, evet evet o manyak bizzat marlene insanı.

kendisiyle kurdugum ilişki süresi toplamda 5.5 saat. ve malesef hepsini transit yolcu oldugumuz için o ucube roma havalanında, şişmiş gözlerle boarding time'ı gösteren boktan ışıklı panoya bakarak, saç/makyaj/tip düzenleme amaçlı tuvalette, azıcıkını da firişap dolanarak geçirdim. o ana kadar kendisiyle hiç bir duygusal temasım olmamıştı. ta ki kokusunu alana kadar!

kokular konusunda kaçık oldugumu yazmıştım, ben yıllar sonra kabul ettim, siz de edersiniz zor bir şey degil. hah ne diyordum, uçaktan inerken uyuyor halde oldugum için alamadıgım kokuyu , aktarma uçagına binerken aldım. ve aşık oldum! ( gezip, görmediğim bir ülkeye kokusundan aşık oldum duygusunu bu cümleyi birebir yazmadan vermeye çalışıyorum ki tırsıp, depar atarak kaçmayın bu güzide blogdan.)   dibinde yaktıgım tütsüyü farketmeyecek kadar hassas burunlu bir babaya sahip oldugumdan, koku konusunda duvar olanlara kaşım gözüm atmakla beraber
 saygılıyım. benim gibi scentmania olanlarınız varsa, onlara selam ediyor, her ülkenin,şehrin vallahi de kendine has kokusu var huleeyn! tezini onaylıyorum. 

"Under the Tuscan Sun" adlı tam benlik filmi izlerken başlayan bu sevdam, tepeden gördüğüm yeşillik alanlarında ipini koparmış buzagı gibi aşşagı yukarı koşma isteği ile birleşince tamam dedim, aha da budur! İngiltere ve İrlanda sevdam arasında, kendine ufak ufak yer parselleyen bu ülke , "ölmeden önce yap lan" (pick ur 5-hioah sevdim lan ne güzel application) listesine şaşırtıcı bir hızla kendisini soktu. gurbetteymişim gibi özlüyorum vay bana,vaylar benii! (sana seviyam) 

Tabiy  şimdi film tadında olsun her şey, tası taragı artı 45 bavulumu alıp gideyim oralara, yeşilliğin içinde eskiymiş gibi görünen ama 2 gün uğraşınca parmak ısırtan bir şeye dönüşecek evi kelepire kapatayım, bahcesinde mangal parti vereyim, yaşlı komşular ve meşhur italyan delikanlılar misafirim olsun ( sonumu yazıyorum şu an sanki ehoh), şarap içelim, camlardan efil efil açık renk tül perdeler uçuşsun , ben de yalın ayak elimde kadehim dolanayım duygusunu tatmak istiyor insan. Tadayım güzel de olur , lakin önce şu satırları okudugu anda bana italya'yı ve şu bahsettiğim delikanlılarını etrafında yıldızlar uçuşuyormuşcasına, öyle garip bir fluuluk camından göstertivericek olan sevgilime az daha insaflı olması için meşhur filmimi izlettirmem lazım. Mum ve şarap da benden! 

siz de izleyebilirsiniz işiniz gücünüz yok ise.

Buongiorno!!


p.s : daha ülkelerine adım atmadan pasaportumuza el koyan ve 1 saat boyunca beni oralarda dolandıran gerizekağlı alitalia ekibine ve "sen kimsin birader" kıvamındaki soruma kibarca (!) "polliizz " cevabını yapıştıran polis amcaya rağmen yine de gidip yaşayasım var benim orada yahu..dur ben bunu bi araştırayım. (bi dahaki sefere çiçek götürcem polis amcama) 

p.s: fotoğraf netten malesef. ben niyçün çekmedim ki diye bütün tırnaklarımı yedim bunları görünce. hoyy..