21 Mayıs 2010 Cuma

a may-day

                                                    tık
dear sebastian,


^^ güne " ölüm onların kaderinde var " gibi cümleler kurabilen bir insanın televizyondan evimin içine içine çemkirmesi ile başladım. afyonum patlamamışken bu tip şeylere maruz kaldığımda önce durumu anlamaya çalıştığım için sessiz kalırım, sonrasında ise gözüm ve kulaklarım yavaş yavaş açılmaya başlar ve eğer çomak sahibi sensen, hah işte o anda bence odayı terket sebastianım. bir sonraki adımda Osho gelse seni elimden alamaz çünkü.


^^ "denemekten bişey çıkmaz" diyerek bu seneki kpss'ye girmeye karar verdim. niyetim Türkçe ve İngilizce'yi halledip, geri kalanıyla oynamak. ya ne olacağıdı? 1.5 ay kala üniversite sınavına hazırlanır gibi kitaplara gömülmemi beklemiyordun heralde? hayır, bunu daha önce de söyledim. bu tip sınavlara epey anarşik yaklaşıyorum. bu kelimeyi de bana bin kere daha yazdır, zaten babanın emekli albaylığı bu ülkede mimlenmene yetiyor artık, haah iyice ateşe körükle git. amacın nedir sebastian? meydan boşalınca sana ne kalacak onu de bana?


^^ hani bazen içimden türlü şiddette, şirret kadınlar çıkartabiliyor, tırnaklarımı çotank diye geçiriyorum ya karşımdakine, bence bu da bir çeşit terapi. terapi dediğin illa kuş-böcek sesli, mumlu olacak değil. türlü görsellerle beynimize yedirilen zorlamaları hap gibi yutmayalım hemen. ayrıca en tatlı sesiyle, sürekli telkin veren gurular gibi konuşan kadınların sinir krizi geçirdiklerinde ne yaptıklarını merak ediyorum ben. ya da belki onlar böyle kriz mriz geçimiyordur ya? "nefes al-ver say 1000'e kadar" yöntemini benimsemiş olabilirler. bilemedim.


^^ dizilerde, filmlerde yaşayan " işten gelince duşunu alıp, kırmızı şarabıyla yumuş koltuğunda dinlenerek dergi karıştıran kadın"ı şu hayatımda kıstırıp, " bacım nasıl oluyor bu işler anlat bi"demeden göçersem gözüm arkada kalacak. hayır, ben çalışırken eve öyle bir geliyordum ki, bırak şarabı türlü romantizmi, gelince bir kenara fırlattığım çantamı bile 2-3 saat sonra gözüm görüyordu arkadaş. düzgün beslenmesi gereken kediyi, sevgiliyi, yapılacak ütüyü, banyoyu ve ertesi günü göğüslemek için gereken 7 saat uykuyu hesaba katarsak, gerçekten öğrenmek istiyorum bu işin sırrı nedir. genel tavrımın tersine, ironi yok burda. ha ama, bunun modaya bağımlı komik bir obje haline gelmiş anoreksik kız kardeşine " iyi, güzel de ne olacak bu gidişin sonu?" demek isterim. isterim de cevaben, kocaman açtığı gözleriyle delirdiği bir kaç yeni tasarım kıyafet ve çantayı göstereceği için, hiç bulaşmam. 


^^ mutfakta harikalar yaratan biri olmadığım için, önümdeki tariflere uyar,ufak değişikliklerle yetinirim. günlerdir canım mantarlı-kabaklı bir şey çekiyordu ve nete bakmaya üşenince de ortaya uydurmasyon bir şey çıktı dün akşam. çevresine roka falan da koyunca, çekilin küçük Julia Child geliyürr diye bi gaza geldim ahaha neyse ki, pek olmamış kabakları sayesinde ayaklarım yere bastı yeniden. yemek pişirmek, doğaçlama tariflerle lezzeti yakalamak resim yapmak, dikiş nakış gibi doğuştan gelen bir yetenek bence. hadi ağırbaşlı yemekleri geçtim, bari kek, börek, meze vs gibi şeylerde az yetenekli olsaydım yahu. annemden gelen o güzelim genlerin turşusunu kurmuşum ya, tüü yazıklar olsun bana!

deli yağmura inat öperim minik minik.
marl.

7 isyancı:

Aphraell dedi ki...

Doğaçlama yemek yapmaya üşenmeyip internetten tarif aramaya üşenen bünyeni tebrik ettim marlcıım :D ayrıca ben işten gelip kırmızı şarabımla dergi keyfi yapmak bi kenarda dursun; yemek pişirmek sofra kurmak kaldırmak, makineye bulaşık yerleştirmek, kirlileri yıkamak, asmak sonra iki dk nete bakıp sızmak gibi bi kaderle karşı karşıya olduğumu hissediyorum, peki bunu napcaz :)))

marléne the third dedi ki...

kabak ve mantara girişince dönüp nete bakmak zor geldi, çok acıkmıştım hem :D
işte öyle olmamak için French maid tutmak şart :D başka yolu yok ahaha

erkan bal dedi ki...

faydalı bilgiler edindik size dair. izleyelim bakalım... paylaşımlar için teşekkürler..

marléne the third dedi ki...

ahah aman diyeyim gözümü korkuttunuz şimdi öyle yazınca :) postunuzda madar olmamak dileğiyle :D

Adsız dedi ki...

love your picture

nicoletta

modafobik dedi ki...

Ahah bir gün işten sonra şarap sefası yapmaya karar verirsen bunu da bir postla bizimle paylaşmanı istiyorum! Bu posta taparım ben ((:

marléne the third dedi ki...

o halde, öyle bir postun şerefine! ahaha
;)

Yorum Gönder

isyanım VII.Henry'e!!